NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
وَهَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ
الْمَعْنَى
أَنَّ أَبَا
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
الْمُقْرِئَ حَدَّثَهُمْ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ أَبِي
أَيُّوبَ
عَنْ
عُبَيْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي جَعْفَرٍ
عَنْ
الْأَعْرَجِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ عُرِضَ
عَلَيْهِ طِيبٌ
فَلَا
يَرُدَّهُ
فَإِنَّهُ
طَيِّبُ الرِّيحِ
خَفِيفُ
الْمَحْمَلِ
Ebû Hureyre (r.a)'den
şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.
"Kendisine güzel
koku ikram edilen kişi onu reddetmesin. Çünkü, o esansın kokusu güzel, taşıması
hafiftir."
İzah:
Müslim. edep: Nesai
zinet; Ahmed b. Hanbel. II. 320.
Hadisin Müslim'deki
rivayetinde "tıb" kelimesi yerine, "reyhan" kelimesi yer
almıştır. Bu, hadiste mevzubahs edilen, hükmün, sadece "tîb” e değil,
bütün güzel kokulara şâmil olduğunu gösterir. Nitekim Kâdî İyâz buna işaret
etmiştir. Onun için biz "tîb" kelimesini "güzel koku" diye
terceme ettik.
Kâmus'ta:
"Tîb" sürünülen güzel kokudur ki Misk, anber ve dühn gibi helâl
şeylere denir" denmektedir.
Hâdis-i şeriften
anladığımıza göre kendisine güzel koku takdim edilen bir kimsenin bunu kabul
etmeyip reddetmesi sünnete aykırıdır.
Rasülullah (s.a.v.)
ikram edilen güzel kokunun reddedilmemesi gerektiğine işaret ettikten sonra
bunun gerekçesini, kokusunun güzel ve taşımasının hafif olduğu şeklinde
açıklamıştır.
Biz fiilini (dâl)'ın
fethası ile Nehy sîgasıyla okuyarak "reddetmesin" diye terceme ettik.
Bu fiilin şeklinde (dâl)'ır dammesi
ile, menfî olarak okuması da mümkündür. O zaman hadisin mâ hâsı:"kendisine
güzel koku ikram edilen bir kimse onu reddetmez" şeklinde anlaşılır.
Avnü'l Mâbûd'un Hint baskısında, bu fiilin değişik hare kelerine işaret
edilmiştir.